Bir çok aktivitenin internet kullanılarak gerçekleştirilmesi nedeniyle sistemin sanal ortma taşındığını söylemek yanlış olmayacaktır. Sanal gerçekliğin reel gerçeklikle harmanlanarak yeni bir yaşam düzeninin oluştuğu bu dönemde, bir çok marka da pazarlama stratejilerini gözden geçirmektedirler.
Tüketiciler, satın alma kararlarını vermeden önce, sosyal ağlarda konuşuyor, tattışıyor, eleştiriyor ve sorguluyorlar. Bu faaliyetlerin yoğun ve hızlı bir şekilde yapıldığı bu kanalın markalar tarafından boş bırakılması da doğru bir strateji gibi gözükmemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı da, her geçen gün bir çok yeni marka ve kurum, gerek pazarlama gerek iletişim amaçlı yeni düzende yerlerini alıyorlar.
Çift yönlü sanal iletişimin en mümkün kılınır formunu oluşturan bu alanda da yeni çözüm ortakları olarak “nihai tüketiciler” markalar ile bir iş birliği içerisindeler.
Önceleri iletişim ve pazarlama faaliyetlerinde kısıtlı ölçüde yer alabilen tüketici, artık çok daha önemli bir konumda yerini alabilmektedir. Bu bakımdan da, reklamların etki bakımından geri planda kaldığını, ilk planda ise tüketicilerin yer aldığını söyleyebiliriz. Geleneksel mecralarda reklamlar hala önemini korusa da, bu yeni mecrada tüketicinin sesi çok daha önemlidir.
Markaların da bu değişime kulak vererek, “konuşan,fikir belirten” tüketicileri kendi kontrol alanları içerisinde toplayarak, birlikte yol almaları çok daha sağlıklı ve karlı bir yol gibi görünmektedir.
İnsan, yeni sistemde hem tüketici hem üreticidir.
Fabrikada üretim bandında aktif olarak çalışmasa da, ürün kullanımı sonrasındaki görüş ve yönlendirmeleri ile sisteme katkıda bulunan, ürün gelişiminde söz sahibi olan kişidir. İşte bu bakımdan sosyal ağlarda tüketiciyle birlikte olan markalar, eleştiriye açık olan markalar karlı çıkacaklardır.
Peki marka bunu nasıl yapar, örnekleri nedir?
Blogları kullanır
Bu sitede de “Marka Etkinlikleri” adı altında gördüğünüz yazılar markalar adına yapılan bir iletişim ve pazarlama stratejisidir. Bloglar, markaların mesajlarını iletmeleri için önemli bir mecra haline gelmiştir. Blog yazarları deneyimledikleri ürünler hakkında detaylı bilgi veriyor, eleştirilerini yapıyor ve marka ile kişi arasında bir köpü vazifesi görüyorlar. Okur, yazıların bir tanıtım yazısı okuduğunu biliyor, yorum olarak kendi düşüncelerini de paylaşabiliyor ve bilgilerini genişletebiliyor.
Blog yazarları ile çalışma yapan markalardan bazıları ise:
• Philips
• Avea
• Fairy
• Homend
• Ford
• Maggi
• Loreal
• Nokia
• Hp
• İpana
• Sensodyne
• Beyazfırın
• Komşufırın
• Prontotour
• Coca cola
• Polo
• Kahve Dünyası
• TTnet
• Türk Telekom
• Tefal
Bunlar yazıyı yazdığım dakikalarda ilk aklıma gelen markaladır. Her geçen gün yeni bir marka blog yazarlarıyla bir araya gelerek bu kanalı iletişim ve pazarlama faaliyetleri için kullanmaktadırlar.
Facebook Hayran Sayfası
Çok daha geniş ve çeşitli bir kitleye ulaşabilme, fikir ve yorumları dinleyebilme olanağını sunan bir platformdur. Kişisel olarak ilgimi çeken Avea ve Fairy örnekleri üzerinden gideceğim. Avea, kısa bir sürede oldukça yüksek bir takipçi sayısında ulaştı ve yoğun olarak facebook içeriğini güncellemektedirler.
Diğer bir örneğim Fairy ise, bu alanda yeni olmasına rağmen, yeni de bir ürün olma özelliğini kullanarak sosyal medya’yı başarılı kullanan bir markadır. Özellikle Facebook sayfalarında kullanıcıların yorumları marka için önemli geri bildirim sağlayacağı çok açık. meraklısı için :
http://www.facebook.com/FairyTurkiye
Facebook hayran sayfaları markalar için önemli birer kaynak olmakla birlikte, başı boş bırakılmaması gereken yerlerdir. Okuyucu yorumlarını ve sorularını mutlaka cevaplamalı, olumsuz yorumları küfür veya hakaret içermediği sürece oldukları gibi bırakmalılar.
2006 yılında kurulan Twitter, Facebook’tan sonra en popüler sosyal paylaşım ağıdır. [1](Top Sites in Turkey, 2010) Twitter’ın kullanım amacı, kullanıcılarının rutin yaşamlarında yaşadıklarını, düşündüklerini ve deneyimlediklerini 140 karakter sınırı içerisinde paylaşabilmeleridir.
Twitter ve benzeri sosyal paylaşım ağlarında önemli olan bir nokta, kullanıcıların hem içerik üreticisi, hem de içerik tüketicisi olarak yer almalarıdır. Toeffler’ın tüketen-üretici kavramı’na çağdaş bir örnek olarak incelenebilmektedir. Toeffler’a göre post-endüstriyel dönemde saf tüketicilerin sayısı azalacak ve bu tüketicilerin yerine kullandıkları ürün ve hizmetlerin çoğunu kendi üreten, tüketen üreticiler alacaktır.[2] (Toffler,1981)
Üreten tüketici kavramı, sosyal ağlar toplumlarıyla daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Sosyal ağlarda içeriklerini üreten, sorunlarını, beğenilerini veya şikayetlerini dile getiren bu kitle de, firmaların ürünleri hakkında zaman sınırlaması olmadan yorum yapma şansına sahipler. Ürün satın alma kararını vermeden önce bu ağlarda fikir ve öneriler alınmaktadır. Paylaşılan fikir ve öneriler de, günümüzde reklamlardan çok daha fazla etkili olmaktadır.
Yukarda sözü edilen tüm bu sebepler baz alındığı zaman da, günümüzde müşteri memnuniyeti ve satış sonrası destek eskisinden çok daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle marka bağlılığı ve güvenirliliği açısından satış sonrası destek önemli bir yere sahiptir. Online satış sonrası destek kanalları bu noktada firmaların iletişim ve pazarlama stratejilerinde önemli bir yer edinmişlerdir. Müşteri ile doğrudan, daimi ve hızlı bir iletişim stratejisi geliştirmek marka için benzersiz bir çözüm yolu da açmaktadır. İşte tüm bu sebeplerden dolayı Twitter, markalar için satış sonrası destek kanalı olarak önemli bir kanaldır. Bu kanalı en iyi kullanan markalar ise:
• TTnet
• Vodafone
• Avea
• Turkcell
• Philips
Video Paylaşım Kanalları
Reklamcılık faaliyetleri olan her markanın kendine ait bir hesabı olmalıdır. Bu alanlarda çekilen reklam filimleri, hikayeleri ve hatta kamera arkası mutlaka paylaşılmalıdır.Böylece, yeni ortakları tüketiciler de sürece daha fazla dahil olabilir, marka bağlılığını pekiştirebilir.
Blog
Kurumsal blog olmazsa olmazlardan biridir. Söyleyecek çok şeyi olan markalar için oldukça etkin bir iletişim kanalıdır. Turkcell, Yeditepe Üniversitesi, Pronto Tour’un kurumsal bloglarına göz atabilirsiniz.
Sonuç olarak, bu yeni medya sürecine dahil olmak her markanın mutlaka gideceği bir yoldur. Bu yola erken koyulanlar, daha hızlı sonuca ulaşacakken, tercübe ve deneyim aşamasında da kötü veya başarısız deneyimleri de tadacaklardır. Sonradan gelenlere düşen ise, bu olumsuzlukları iyi gözlemleyerek yola çıkmalardırı. Yeni bir mecradayız ve hepimiz deneyerek öğreneceğiz.
Madem bu sistem içerisinde, “özgür” olduğumuzu sanarak var olacaksak, emtialaşarak üretime destek vereceksek, işi de layığıyla yapmalıyız.
[1] Top Sites in Turkey, 2010
[2] Toffler,1981