Bunlardan ilki Wize Commerce CeO’su Jeffrey G. Katz’ın ve ikincisi ise Vote-USA.org Başkanı Ron Kahlow’un anlattıkları.
Katz, Nextag isimli alışverişi karşılaştırma sitesine gelen trafiğin eskiden % 60′ının Google’dan geldiğini ama şubattan bu yana bu trafiğin yarıya indiğini anlatıyor. Bunun üzerine içeriden ve dışarıdan uzmanlarla durumu inceliyor ve kendi yaptıkları bir hatanın söz konusu olabileceği varsayımında bulunuyorlar. Ama yapılan analizlerde, bu tür bir hata bulunamıyor.
Bunun üzerine Nextag, Google üzerindeki reklamını arttırıyor. Harcamaları 2 katına getiriyor. Katz’ın anlattığına göre, yönlendirilen trafik yeniden yükseliyor.
Ron Kahlow da benzer bir durumdan bahsediyor. Google’dan gelen trafiğin azalmakta olduğunu görüyor.
ABD ve Avrupa’daki düzenleyiciler bu konuyu yani aramaların manipule edilip, edilmediğini uzun süredir inceliyorlar. Çünkü Google tekel durumunda ve tekel firmaların kendi gücünü rekabete aykırı bir şekilde kullanması hukuki sonuçlara yol açıyor. Google ABD’de arama motoru pazarının % 67′sı ve arama reklam pazarının % 75′ini elinde tutuyor.
Ama Google’un tekel olduğu ve e-ticaret ile yerel pazarları etkileyen, arama motoru ve arama reklamcılığı konularında çok saldırgan hareket etmesi, rekabet yetkililerinin konuyu araştırmalarına neden oluyor. Yetkililer, Google’un arama motorunui kendi ürünleri olan Googl Shopping ya da Google Plus Local lehine kullanıp kullanmadığını soruşturuyor.
Hem ABD’de, hem Avrupa’da rekabet yetkilileri, uzun zamandır Google’un, e-ticaret ve yerel işler alanlarında, dominant ürünleri olan arama ve arama reklamcılığı konusunda saldırgan denebilecek bir strateji izlediğini düşünüyorlar.
Google ile web siteleri, yayıncılar ve reklamveren arasındaki ilişkiler dengesiz olarak yorumlanıyor. Ama yine de Google ekosisteminin sadece ABD’de yılda 80 milyar $’lık bir iş hacmi ve dolayısıyla 1,8 milyon iş’e gelir imkanı yarattığı tahmini yapılıyor.
Google arama algoritmasını sürekli geliştiriyor. Ama yetkiller bu konuda şunu belirtiyor; “Amaç, devleri yaratıcılıklarını rakiplerini yok etmek yerine, güçlerini korumak için kullanmalarını teşvik etmektir. Bu da zordur”.
Google ise, servislerini geliştirmek için değişiklik yaptıklarını ve arama sonuçlarının, sitelerin Google ürünleri ile ilişkilerine bakılmaksızın, düşük kaliteli siteler yerine en yararlı sonuçları gösterecek şekilde organize edildiğini belirtiyor.
Ama tekel durumunda olan Google’un arama algoritması şeffaf değil. Dolayısıyla hangi kriterler olduğunun açık olmaması da sorulara yol açıyor.
Vote-USA, CaryCitizen ve Berkeleyside Örnekleri
Üstelik Google kalitesiz siteler yerine yararlı sonuçlar da dese, ortadak bazı örnekler tersini söylüyor. Mesela kar amacı gütmeyen, ama seçmenlerin oy verme işlemini kolaylaştırmak amacını taşıyan 2003′de yayına alınan Vote-USA.org sitesi yöneticisi Ron Kahlow tersini iddia ediyor.
Bu site, kullanıcılara seçimlerle ilgili resim, haber, görüşler, biyografi, örnek seçim formları vs sunuyor. Kahlow 2004 ve 2006 seçimlerinde siteden 10.000′lerce seçim pusulası oluşturulduğunu ama 2008′den sonra trafiğin sert bir düşüş gösterdiğini belirtiyor. Kahlow bir arama motru optimizasyonu şirketi ve Google’un kar amac gütmeyen kuruluşlara verdiği reklamları kullanan birisi. Dolayısıyla Google dünyasını yakından tanıyor. Konuyla ilgili olarak Google’a defalarca yazdığını ama cevap alamadığını belirtiyor. Çünkü düşen trafikle birlikte bağışlarda da önemli düşüşler olmuş.
Ama sonra bir arkadaşı kanalıyla Google’un mühendislerine ulaşmış. Kahlow’a verilen neden; devlet web sitelerinde yer alan aday sayfalarıymış. Sonuçta adaylar mümkün olduğu kadar çok yerde bulunmak için bunu yaparlar. Ancak bu durum Google algoritmasına göre, içerik kopyalamak ve siteyi daha büyük göstermenin kirli yoluymuş.
Kahlow sorunu düzeltmiş. Ziyaretçiler bir sayfada adaya, diğer bir sayfada oy pusulasına bakmaya başlamışlar. Vote-USA.org hemen Google’un kara listesinden çıkmış ve bu seçimde günlük 333.000 sayfaya ulaşmışlar.
Geçen yıl Amerikan Federal Ticaret müfettişleri, Kahlow’a sitesinin ayrımcılığa uğradığını düşünüp düşünmediği sorulmuş. Kahlow bunu “hayır” şeklinde cevaplamış. Ama sonra Google’un kendi sitesine benzer şekilde seçimle ilgili araçları ve örnek seçim pusulalarını sunmaya başladığın görmüş. Bunun üzerine şunları söylüyor : “O zaman bir amaç olduğunu düşünmemiştim. Ama şimdi düşünmeye başladım. Eminim ki politikaya harcanan paradan haberleri var ve pastaya parmaklarını daldırmak istiyorlar”.
Bu açıklamalara karşın Google yorum yapmadı. Ama sitede ilgisiz kopya içeriğin olduğunu iddia ettiler.
Benzer iddiaları taşıyan başka bir site de CaryCitizen.com Site Google News kapsamında yer alırken, birden çıkarıldıklarını görmüş ve kontrol ettiğinde okuyucu sayısının çok düştüğün farketmiş. Kurucu Hal Goodtree Google’a mail atmış, online forumlara yazmış ama cevap alamamış.
Berkeleyside isimli yerel haber sitesinin kurucusu Lance Knobel ise konuyu Twitter üzerinde yazdığında, bir Google mühendisinin gördüğünü ve resmi olmayan şekilde düzeltme sözü verdiğini söylemiş. Gerçekten de 20 saat sonra Berkeleyside aniden Google News üzerinde yeniden yer almış. Mühendis bir yanlışlık sonucu sitenin News’den çıkarıldığını anlatmış. Sitenin trafiği % 24 yükselmiş.
Ama Google yetkilileri tek tek her siteye cevap verme olanakları olmadığını, 240 milyon domain olduğunu ve insanların günde 3,3 milyardan fazla arama yaptıklarını söylüyor. Buna karşın geçen yıl site sahipleri için video chat başlatıldığı da not ediliyor.
Reklam Verenler Öne mi Alınıyor?
Bu konu da bir zamandır tartışılıyor. e-Ticaret sitesi Nextag’ın kurucusu Katz, 2 yıl önce Nextag trafiğinin % 60′ının ücretsiz aramalardan, % 40′ının ödenmiş reklamlardan geldiğini, şimdi ise bu oranın % 30 ücretsiz ve % 70 reklam aramaları şeklinde değiştiğini belirtiyor.
Katz, bunun dışında Google’un aramalarda kendisinin ürünlerinin daha şanslı olduğunu da belirtiyor.
Bu arada Google’un işortağı web sitelerine verdiği reklamlardan ödediği gelir paylarında da çok önemli düşüşler olduğu bariz.
Sonuç olarak Google’un tekel durumunu kullanarak, çeşitli yöntemlere başvurup, başvurmadığı uzunca bir süredir tartışılıyor.